24 Haziran seçimi öncesi “ESİAD Ekonomi Kurmayları Toplantı Serisi” kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Eski Başkanı ve İYİ Parti Ekonomiden Sorumlu Baş Danışmanı Durmuş Yılmaz, ESİAD üyeleriyle bir araya geldi. İYİ Parti’nin Seçim Sonrası Ekonomi Politikaları Gündemi’nin ele alındığı toplantıda 2018 ilk çeyreğinde yüzde 7.4 büyüme rakamına ulaşan Türkiye’nin ekonomik durumu değerlendirildi.
İYİ Parti Ekonomiden Sorumlu Başdanışmanı Durmuş Yılmaz’ın konuk olarak katıldığı toplantıdaekonomik göstergeler konusunda yapılması gerekenler, çözüm önerileri, cari açık, merkez bankasının bağımsızlığı gibi konular gündeme geldi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri, ülkemiz gibi tüketime dayalı büyüyen, ithalata bağlı ihracat gerçekleştiren, tasarruf oranı düşük ekonomilerde kapsayıcı büyümenin, cari açığı azaltacak kilit sektörlere doğrudan yerli ve yabancı yatırımları çekmekten geçtiğini vurguladı. Türkiye’nin 2018’in ilk çeyreğinde yüzde 7,4 büyüme oranı gerçekleştirdiğini ancak büyümenin niteliğinin daha fazla dikkate alınması gerektiğini ifade eden Sivri, “Tüketim temelli değil, katma değerli bir büyümenin, özellikle üretime daha fazla değer katacak politikaların daha fazla desteklenmesi gerekiyor. Diğer bir deyişle, gayri safi yurtiçi hasıla içinde özel sektör ve kamu tüketim harcamaları payının neredeyse yüzde 75 oranında olması, yatırım ve üretim tarafına sadece yüzde 25’lik bir pay bırakıyor. Özellikle, cari açık üzerinde doğrudan etkili olacak kalemlerde stratejik teşvik politikalarının, kilit sektörlere yapılacak yerli ve yabancı yatırımlar için gerekli güven ortamının sağlanması önem arz etmektedir.Net ihracatımız ancak katma değerli üretimin artırılmasıyla daha iyi bir konuma gelebilir. Dolayısıyla büyümenin niteliği, kapsayıcılığı konusunda seçim sonrası iktidara gelecek siyasi partilerimizin mutlak suretle üretim ve hizmet ihracatına hız verecek yapısal reformları hazırlamaya öncelik vermelerini; güven ve istikrar ortamını sağlamaya, nitelikli işgücünün geliştirilmesine ve sanayinin teknoloji dönüşümüne destek vermelerini temenni ediyoruz” dedi.
“Yüksek enflasyonda büyüme kalıcı olmaz”
Sivri, “Yüksek ve kalıcı hale geldiği görülen enflasyonla büyümenin birbirlerine zıt kavramlar olduğu önemli bir gerçek. Yüksek enflasyonda yarattığımız büyüme hiçbir zaman kalıcı ve sürdürülebilir olma şansına sahip değildir. Katma değerli üretimin artacağı, ihraç kalemlerinin çeşitlendirileceği, ekonomik öngörülebilirliğin tesis edildiği bir eylem planı bekliyoruz” dedi.
“Yapısal sorunların üzerine gideceğiz”
İYİ Parti’nin Seçim Sonrası Ekonomi Politikaları Gündemi’nin ele alındığı toplantıda konuşan İYİ Parti Ekonomiden Sorumlu Başdanışmanı Durmuş Yılmaz, 2018’in ilk çeyreğinde gerçekleştirilen yüzde 7,4’lük büyümenin olumlu bir hava yarattığını ancak yerli ve yabancı analistlerin hazırladıkları raporlarda ikinci ve üçüncü çeyrekte ekonominin negatif bir büyüme çizmesinin beklendiğini vurguladı. Türkiye’deki büyümenin yabancı yatırımcıya güven vermediğini ifade eden Yılmaz, “Dönemlere göre baktığımızda büyüme rakamlarının çok üzerinde cari açıkla karşı karşıyayız. İktidara geldiğimiz zaman buradaki yapısal sorunların üzerine gideceğiz.” dedi. Cari açığın büyüdüğünü belirten Yılmaz, kamu borcunun çok olmadığını ancak bireysel borçlanmanın çok fazla olduğunu ifade etti. Bankalardan kullanılan ihtiyaç kredisi ve kredi kartı borçlanmasının çok fazla olduğunu söyleyen Yılmaz, “Kamunun borcu fazla değil deniyor ama Yunanistan, Arjantin ve İspanya’da olduğu gibi bu borçlar bir gecede kamunun borcu olabilir. O sebeple vatandaşın ekonomisini ve borçlanmasını düzeltmemiz şart. Üstelik bu borçlanma düşük gelir düzeyinde daha yoğun. İYİ Parti olarak bu konuda bir fon oluşturup vatandaşları bu borç yükünden kurtarmak üzerine çalışmalarımız ve projelerimiz mevcut” dedi.
Özellikle açıklanan rakamlara karşı bir güvensizlik olduğunu söyleyen Yılmaz, “İlk çeyrekte %7,4 büyüdüğümüzün açıklandığı gün döviz yükseldi. Bu da rakamlara piyasaların inanmadığının göstergesi. Devlet bu güveni tekrar tesis etmeli. Kötüyse kötü, iyiyse iyi demeli.” diye konuştu.