Ülkemizin temel problemlerinin başında gelen kadına yönelik şiddetin bir türlü önüne geçememiş olmamızdan dolayı büyük üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. STK’lar olarak toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine bir çok farkındalık yaratacak faaliyetler yürütmemize rağmen, siyasette kadının etkisini arttıracak kota, fermuar sistemi gibi yöntemlerle kadının toplumsal hayatta etkinliğini arttırmaya çalışırken kadınların hala hunharca öldürülüyor olmasına artık öfke duyuyoruz.
Pınar Gültekin’in katlinden sonra özellikle sosyal medyada gencecik kızımıza yönelik eleştirel paylaşımlar gösteriyor ki, kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için daha çok çalışmamız gerekiyor.
Kadının hiçbir tutum, davranış ya da sözlerinin şiddete, hele ki cinayete gerekçe olarak gösterilmesini kabul etmiyoruz.
Yaşam kutsaldır ve amasız, fakatsız insan hayatına kast eden hiçbir yaklaşımı kabul etmiyoruz. Pınar Gültekinlere kıyan ellerin iyi hal indirimi almadan, en sert şekilde cezalandırılmasını bekliyoruz.
İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddete karşı önemli bir bariyer olduğuna inanarak sözleşmeden imza çekmenin tartışılması yerine, sözleşmenin aktif olarak uygulanması gerektiğine inanıyoruz.
Kadınların katledilmediği ve öldürülmelerini gerekçelendirecek bahanelerin üretilmediği bir ülke hayalimizi koruyor ve bu uğurda çalışmalarımıza devam edeceğimizi belirtiyorum. Pınar Gültekin’e rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum.
