Prof. Dr. Mithat Baydur ve Gazeteci Metehan Demir, Türkyiye Genç İşadamları Derneği’nin (TÜGİAD) webinar toplantıları kapsamında düzenlenen son toplantının konuğu olarak ”Koronavirüs Sürecinin Perde Arkası” başlığı altında korona virüs gündemini ve virüsün dünya ekonomisine etkilerini tartıştı. Prof. Mithat Baydur, yeni dünya düzeninde hiçbir ülkenin belli sektörlere yoğunlaşıp, diğer sektörlerden tamamen çıkamayacağını belirterek, “Dünyanın süper gücü ABD’nin maske bulamaz, üretemez durumda olmasının sonuçları olacaktır. Ülke olarak her sektörde olmalısınız” dedi. Metehan Demir ise insanların moralini koruması gerektiğine vurgu yaparak, “Yeni normalin tanımı şudur: Eski normale ulaşmak için atmamız gereken adımlar bütünün başarılarla bezenmiş halidir” dedi.
“Kartlar yeniden dağıtılıyor”
Gazeteci Metehan Demir ve Prof. Mithat Baydur’u üyeleriyle buluşturduğu “Koronavirüs Sürecinin Perde Arkası” isimli toplantıda korona virüsünün etkileri konusunda bilinenin ötesine bakmaya çalıştıklarını belirten TÜGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Anıl Alirıza Şohoğlu, “Salgın sürecinde uzman konuklar ve ekonomistler ile üyelerimizi buluşturarak, iş insanların bu süreçte doğru kararlar alarak iş akışlarını belirlemesine katkı sağlıyoruz. Virüs konusunda genel bir bilginin artık toplumda yerleşti. Ancak pandemi sonrası dünya ekonomisi, ABD-Çin ilişkileri, AB’nin son yaşananlardan sonra geleceği gibi spesifik konular üzerine eğilinmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yeni dünya düzeninde kartlar yeniden dağıtılıyor. Bu süreçte düzenlediğimiz online toplantılarla bu sorulara yanıt arıyoruz” dedi.
“Neoliberal sistemin balonunu korona patlattı”
Korona virüs küresel anlamda bu çöküşün habercisi olduğunu belirten Prof. Dr. Mithat Baydur, korona pandemisinin dünya ekonomisi ve neoliberal politikalar açısından bir katalizatör olduğuna vurgu yaparak, “Neoliberal sistemin 2008 küresel krizden gerekli dersleri çıkarmadığını görüyoruz. Dünyadaki bütün ülkelerin gayri safi milli hasılalarını alt alta sıralayıp topladığınız zaman çıkan rakamı üç ile çarptığınızda ülkelerin birbirine toplam borcuna ulaşıyorsunuz. Bu sürdürülebilir değildi, 2008 yılından ders almayan neoliberal sistem yine bir balon oluşturmuştu, korona bu balonu patlattı” dedi.
Türkiye’nin tasarruf yapamayan bir ülke olarak her zaman dış borca ve üretim için ithal ara mala muhtaç olduğunu söyleyen Prof. Baydur, “O zaman bu zorluklarla elde edilen kaynakların nasıl kullanıldığı sizin durumunuzu tayin ediyor. Doların geldiği nokta sadece korona etkisi değil, Türkiye bu sorunu uzun yıllardır yaşıyor” diye konuştu.
Bu pandemi döneminde Türkiye sağlık sisteminin iyi bir sınav verdiğini ifade eden Prof. Baydur, “ABD gibi AB’nin önde gelen gelişmiş ülkeleri gibi ülkelerin bu süreçte düştükleri durumları derinlemesine değerlendirmek, iyi tahlil etmek gerekiyor. AB içinde ülkeler tekrar kendi sınırlarına çekildi, AB’nin geleceği de bu pandemi sonrasında tartışmaya açılacak. ABD uzun yıllardır belli alanlara yatırım yapıyor, belli sektörlerden çıkma, o sektörlerde bulunmama politikası güdüyordu. Bugün bu pandemide o süper gücün maske üretemez hale geldiğinigörüyoruz, bu durumun acı sonuçlarını yaşıyorlar. Üstelik sadece ABD değil, gelişmiş AB ülkelerinin durumu da ortada. O zaman buradan doğru dersleri çıkarmak gerekiyor. Bir ülke tüm sektörlerde bulunmalı, bir ülkenin “ben artık tekstilde yokum, tarımda bulunmayacağım” deme lüksü yok. Evet bir ülkenin öne çıktığı alanlar olmalı ama diğer sektörler, alanlar da dengeli bir şekilde listesinde olmalı” dedi.
Türkiye’nin bu süreçte ön plana çıkan yönleri olduğunu söyleyen Baydur, “Türkiye bazı konularda öne çıkabileceğini bu süreçte gösterdi. Özellikle ilaç üretimi konusunda köklü bir geçmişimiz, tarihimiz var. Bu konuya yoğunlaşabilir, yazılım ile beraber ilaç sektörünü lokomotif sektörlerimiz haline getirebiliriz. Tabi ülke olarak turizm potansiyelimizi ve sağlık turizmini göz ardı etmeden bu alanlarda da daha da uzmanlaşmamız, gelişmemiz mümkün” diye konuştu.
Ekonomi çarklarının artık dönmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Baydur, “Dünya ekonomisi küçülecek, bunun karşılığı ise işsizliktir. İşsizlik demek hane gelirinin düşmesi, tüketimin azalması, devletin vergiden mahrum kalması demektir. Bu döngüden çıkmanın zamanı gelmiştir. İnsanlarımız artık alınması gereken önlemleri biliyor, kişisel önlemlerimizi alarak hayatın olağan akışına dönerek ekonominin çarklarını harekete geçirmemiz şart” diyerek sözlerini tamamladı.
“Eski günlere döneceğiz”
Gazeteci Metehan Demir ise yeni dünya düzeni tabiri yerine “Yeni dünya düzensizliği veya yeni dünya belirsizliği” ifadesini kullanmayı tercih ettiğini belirterek, “İnsanı yaşatan morali ve yaşam sevgisidir. İnsanlar sokağa çıkamıyorken gece yarısı internetten alışveriş yapıyor. İnsanlar eski hayatlarını geri istiyor. Yeni normal şu, eski normale ulaşmak için atmamız gereken adımlar bütünün başarılarla bezenmiş halidir” dedi.
Eskisi gibi sarılamayacağız, büyüklerimizin ellerinden öpemeyeceğiz gibi bir durumun olmayacağına inandığını belirten Demir, “Virüsün iyi anlamda mutasyona uğramaya başladığı, SARS’a benzer olumlu yönde bir değişiklik gösterdiğini belirten bilimsel veri var” dedi.