Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) ve Ege Sanayici ve İşinsanları Derneği (ESİAD) işbirliğinde Bilkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak’ın konuk konuşmacı olduğu, “2020 Yılı ve Sonrası Ekonomik Model Önerileri” konulu toplantı Swiss Otel’de gerçekleşti.
Toplantının açılış konuşmasını yapan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri, her yıl üyelerine yönelik gerçekleştirdikleri ESİAD Üye Beklenti Anketinin 2020 yılı sonuçlarında üyelerinin sırasıyla hukukun üstünlüğü, ekonomik istikrar, öngörülebilirlik ve dış politikayı öncelikli alan olarak gördüğünü aktardı. Sivri, ekonomide öngörülebilirliğin tesis edilmesi alanlarında ilerleme sağlanması için öncelikle evrensel hukuk kriterleri gözetilerek yapısal adalet reformlarına hız verilmesini beklediklerini ifade etti. Bundan hareketle, iş dünyasının yatırımlarını arttırması için demokratik, laik ve güçlü bağımsız kurumlara sahip, güçler ayrılığı ilkesine sadık kalan bir yapı, zamanın ruhuna uygun rekabetçi üretimi, bilim ve teknolojiyi odağına alan, yeni bir ekonomik iklim oluşturulması gerektiğini söyledi.
“Büyümenin niceliğinin yanında niteliği ve toplumsal kalkınmaya etkisi önemli”
2020 yılında ekonomide en önemli konuların başında istihdam kayıpları ve genç işsizliğinin düşürülmesini olduğunu ve bu kapsamda üretime dönük yatırım odaklı büyümeye ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Sivri, “Büyümenin niteliği bizce niceliği kadar önemlidir. Büyüme ancak üretime ve adil paylaşıma, bireysel ve toplumsal güvene, istihdama sonuç olarak da toplumsal kalkınmaya yol açıyorsa anlamlı hale gelir. Büyümenin alt kırılımlarında özellikle üretken yatırımı temsil eden makine-teçhizat kalemi ayrı bir dikkati hak ediyor. Bu kalem son 5 çeyrektir küçülüyor. Türkiye’nin yeni endüstri devrimi kapsamında üretim teknolojilerini yenileme zorunluluğu bulunuyor bu alanda yatırım yapılması da, hem yerli hem de yabancı yatırıma güven veren bir ortamın oluşması ve kaynakların bu yöne yönlendirilmesi ile gerçekleşebilir” diye konuştu.
“Demokrasi gelişirse ekonomi de gelişir”
Ekonomide yaşanan sıkıntılara, sanayi odaklı büyüme yerine tüketim odaklı harcamalara dayalı bir büyüme planlaması ve ekonomiye geri dönüşü olmayan yatırımların sebep olduğunu belirten BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Seda Kaya Ösen, hukuk, adalet, katılımcı demokrasi gibi kavramların sadece yabancı yatırımcıya değil aynı zamanda yerli yatırımcıya da güven vereceğini söyledi. 2020 yılının bir şekilde geçeceğini, asıl olanın üretimi ithal ara mallardan kurtarmak olduğunu belirten Ösen, “Enflasyon rakamlarının baz etkisinden çıkacağı 2020’nin ikinci yarısında ülkemizin ekonomik göstergelerinin daha gerçekçi tahlil edileceğinden hareketle, özellikle siyasetin ekonomiye etkisinin azaldığı, üretimin tüketimden rol çaldığı, ithal ara maldan kurtulmuş, büyüme bileşenleri içinde sanayinin payının genişlediği bir 2020 ve sonrası temenni ediyoruz. Demokrasimizi geliştirirsek ekonomimiz de gelişecektir. Kırılgan ekonomiyi düzeltmek için sanayiciler ve hükümet iş birliği yapmalı” dedi.
“Türkiye, medeni ülkeler arasında en çok dolaylı vergi toplayan ülke”
2020 Yılı ve Sonrası Ekonomik Model Önerileri adlı sunumu yapmak üzere kürsüye gelen Bilkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak, ekonomik daralmanın özünde yatan özel sektör borçluluğu sorununu çözmek üzere ya şirketlerin ya da bankaların devlet tarafından desteklenmesi gerekeceğini hatırlatarak, bu desteğin kurallarının net olarak belirlenmesinin öngörülebilirliği artıracağını ifade etti. Türkiye’nin 2020 yılında, birikmiş tüketim talebinin etkisinin artmasıyla beklenenin üzerinde yüzde 4-4.5’lara varacak oranlarda büyüyebileceğini belirten Prof. Dr. Gürkaynak, “Medeni ülkeler arasında en çok dolaylı vergi toplayan ülke Türkiye’dir, bu vergi çeşidi adaletsizlik yaratıyor. Bunun önüne geçmek için tabanda olan vergiyi tavana yaymalıyız. Dikkat etmemiz gereken konuların başında kadınların iş gücüne katılım oranları geliyor. Ülkemizde kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 35 ve bizim gibi bir ülke için yeterli değil. Türkiye’de 11 milyon ev hanımı var. Kadının işgücüne katılımı sorununu çözmeden atacağımız her adım yetersiz olacaktır. Bu sorun düşünülmeden yapılan her iktisat politikasının içi boş olacaktır. Kadınların işgücüne katılımını sağlamak teknolojik devrim yapmaktan daha kolay. Yapısal reformların en büyüğü ve en güzeli budur” dedi.